Son yıllarda dijitalleşme ile birlikte alışveriş alışkanlıklarının değişmesi, kartlı harcamalara olan ilgiyi artırdı. Ancak yeni bir araştırma, 2023 itibarıyla kartlı harcamalarda beklenmedik bir artış yaşandığını ortaya koydu. Bu artış yalnızca alışveriş yapma sıklığı değil, aynı zamanda harcama miktarlarını da kapsıyor. Tüketicilerin daha önceden kontrol altında tutmaya çalıştıkları kartlı harcamaları, giderek daha fazla harcama yapmaya yönlendiriyor.
Birçok faktör, kartlı harcamalarda yaşanan bu gizli artışı tetikliyor. Öncelikle, pandemi sonrası normalleşme süreci, tüketicilerin harcama eğilimlerini ciddi şekilde etkiledi. İnsanlar, sosyal hayatlarının yeniden canlanmasıyla birlikte alışveriş yapmaya daha fazla önem vermeye başladı. Özellikle fiziksel mağazaların yeniden açılması, alışveriş deneyimini ve dolayısıyla harcama miktarlarını artırdı.
Diğer bir etken ise, internet üzerinden yapılan alışverişlerin artışıdır. İnternetteki kampanyalar, online mağazaların sunduğu cazip fırsatlar ve hızlı teslimat seçenekleri, tüketicileri kartlı ödemeye yönlendirdi. Özellikle genç neslin, online alışverişe olan ilgi ve bağlılığı, kartlı harcama oranlarını yukarı çekti. E-spor, oyun ve sosyal medya platformları gibi dijital alanlardaki tüketim alışkanlıkları da dikkate alındığında kartlı harcamaların artışı daha net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Bir diğer dikkat çeken unsur ise, finansal teknolojilerin (fintech) yükselişidir. Mobil ödeme sistemlerinin, cüzdan uygulamalarının ve kart harcama analiz araçlarının çoğalması, tüketicilerin harcama alışkanlıklarını daha rahat bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyor. Ancak bu durum, aynı zamanda tüketicilerin harcama sınırlarını zorlamasına da zemin hazırlıyor.
Buna ek olarak, bireylerin harcama yapma biçimindeki değişim de göz önünde bulundurulmalı. Kredit kartı ve banka kartlarının yaygın kullanımı, tüketicilerin harcama yapma alışkanlıklarını da yeniden şekillendiriyor. Anket sonuçlarına göre, katılımcıların çoğu, kartla yaptıkları harcamaların nakit harcamalara göre daha kolay yönetildiğini düşünüyor. Bu durum, bireylerin kartlı harcamalarını artırmakta önemli bir rol oynamaktadır. Nakit kullanımındaki azalma, kartlı harcamaların artmasına zemin hazırlarken, tüketiciler de harcama yapmanın getirdiği psikolojik rahatlık sebebiyle daha yüklü alışverişler yapmaya davet ediliyor.
Özellikle genç nesil, finansal okuryazarlığı artırıcı eğitimler almadan, harcama yapma alışkanlığı geliştirmekte. Yüksek harcama limitleri ve taksitli ödeme seçenekleri, gençlerin kontrol etmeden harcama yapmalarına neden olabiliyor. Ayrıca, sosyal medya üzerinden yapılan etkileşimler ve influencer marketing uygulamaları, tüketicilerin alışveriş yapma isteklerini artırmakta ve netice olarak kartlı harcamalardaki gizli artışı daha da derinleştirmektedir.
Sonuç olarak, kartlı harcamalarda yaşanan bu gizli artış, tüketici davranışları, teknolojik gelişmeler ve ekonomik koşullar ile doğrudan bağlantılı bir durum. Giderek dijitalleşen dünyamızda, bu eğilimlerin nasıl devam edeceği ve piyasayı nasıl etkileyeceği merakla takip edilmektedir. Kriz dönemlerinde ortaya çıkan harcama alışkanlıkları, tüketicilerin mali durumlarını da etkileyen karmaşık bir yapıda şekillenmektedir. Eğer gelen veriler dikkate alınmazsa, tüketici borçlanmalarında kayda değer bir artışla karşılaşmak da kaçınılmaz olacaktır.